Özel Üretim Şeytan Kral
Çevirmen: Karga
Bölüm 38: Kan Arzusu
Başlangıçta Roy uzun menzilli bir beceri yaratmak istiyordu. Bir yandan bu beceriyi bir piyuv piyuv sesiyle fırlatabilirdi, bu da çok elle tutulur bir his verirdi. Öte yandan, bilinçaltında yalnızca fırlatılan becerilere sihir denebileceğini hissediyordu.
Roy, Ateş Oku, Don Oku, Kaos Oku, Ruh Topu, Rüzgar Kılıcı, Raylı Silah vb. gibi yaratabileceği bir sürü beceri biliyordu. Sonuç olarak Roy seçim yapmakta zorluk çekiyordu. Her şeyi öğrenmek istiyordu.
Ancak, şu anda elinde sadece bir düşmüş ruh vardı ve bir büyü becerisini ortaya çıkarmak için ne kadar tüketeceğini bilmiyordu. Bu nedenle, Roy sadece zihnini kontrol edebilir ve durumuna en uygun olanın hangisi olduğunu düşünebilirdi.
Van Helsing dünyasında geçirdiği zamanın çoğunu keşif ve cevap arama için olsa da boş geçirmişti. Dahası, erken dönmeyi planlamamış olsaydı, neredeyse geri dönemezdi. Çağrılma konusundaki ilk deneyimi ona birçok şeyi anlamasını sağladı.
İblisleri çağırabilen bu dünyaların çoğu genellikle büyü gibi olağanüstü güçlere sahipti. Ancak, güçlerinde farklılıklar vardı, bunlar sıklıkla bahsedilen düşük ve yüksek büyü dünyalarıydı. Düşük büyü dünyalarında, canavarlar ve şeytan çıkaranlar savaşırken çoğunlukla fiziksel güçlerini kullanırlardı. Bu yüzden Abyss’in üst seviyesindeki düşük rütbeli iblisler bu tür dünyalarda dalgalar yaratabiliyordu.
Roy kendisi de düşük rütbeli bir iblisti. Kendini güçlendirmek için T-Virüs’ü kullandıktan sonra iblis bedeninin potansiyelinin çoğunu tüketmişti. Şu anki gücü normal bir üst-düşük rütbeli iblisinkine eşitti, ancak bu güç bile Van Helsing dünyasındaki ünlü vampir Drakula’yı ezmeye yetiyordu.
Ancak, Roy’un bile saf olmayan kan hattı nedeniyle evrimleşme şansı olup olmadığından emin olmadığını belirtmekte fayda var. Roy, ya milyonlarca yıldır iblislerin yaptığı gibi evrimleşmenin yollarını araması gerektiğini ya da çok sayıda ruh toplayıp sistemi kullanarak kendini evrimleştirmenin bir yolunu bulması gerektiğini düşünüyordu. Hangi yöntemi seçerse seçsin, Roy’un Üst Uçurum’da çok zaman geçirmesi gerektiği gerçeği ortadaydı.
Roy da üst Uçurumun ne kadar büyük olduğundan emin değildi, orada kaç tane düşük rütbeli iblis olduğunu ve bu iblisler arasında kendisinden daha güçlü veya daha hızlı olanların olup olmadığını bilmiyordu.
Sözde en üst-en alt rütbeli iblisler sadece bir evreydi. Bu, zirveye ulaştıkları anlamına gelmiyordu, ancak bebekliği geçip olgunluğa girdikleri anlamına geliyordu. Bir iblis ne kadar uzun yaşarsa, o kadar güçlü olurdu. Bu tartışılmaz bir gerçekti.
Roy, mevcut büyü enerjisi durumu göz önüne alındığında, sihirli bir okun etkisinin pençeleriyle verdiği hasardan muhtemelen daha güçlü olmayacağını hissetti. Bu yüzden düşündükten sonra, Roy sonunda ilk becerisine karar verdi.
İlk büyü becerisi kendi gücünü ve hızını arttırabilecek bir şey olmalı!
Karar verdikten sonra Roy modellemeye başladı. Önce normal halinin bir modelini tamamladı, oranları düzeltti ve daha büyük bir kopyasını yaptı.
Çok fazla vakit geçirmese de hemen işe koyuldu ve kısa sürede bir GIF animasyonu tamamladı.
Animasyonda Roy’un vücudu ilk başta normaldi, ancak daha sonra kırmızı ışık patlamasından sonra vücudu şişmeye başladı. Sadece vücudu büyümekle kalmadı, kasları da güçlendi.
Roy bu animasyon için kafasında fon müziği bile ekledi. Oh oh oh oh…
Çok tanıdık bir animasyondu. Doğru! Adı Bloodlust’tı!
Animasyonu tamamladıktan sonra Roy bu beceriyi tanımlamaya başladı. Adını Kan Arzusu olarak belirledi ve bunun için yaptığı açıklama ‘yüzde olarak gücü ve hızı artırmak’tı.
Roy belirli bir yüzde artışı belirlemedi. Sonuçta, kendisi belirleseydi, kesinlikle %100’e, %200’e veya benzerine yükseltirdi. Ne kadar yüksekse o kadar iyi. Ancak, ne kadar yüksek belirlerse, ruh tüketimi de o kadar yüksek olurdu.
Daha düşük bir değere ayarlamak istese bile, en iyi fiyat-performans oranının ne olduğunu bilmiyordu. Bu nedenle, en uygun sayıya karar vermesi için bunu sisteme bıraktı.
Bununla birlikte, Roy ilk büyü becerisini tamamladı. Bu becerinin modellemesi oldukça basitti. Modeli büyütmek dışında herhangi bir ekstra eyleme bile ihtiyaç duymuyordu. Gerisi, Kan Arzusu becerisinin etkisinin uzunluğundan ve vücudundan yayılan kırmızı parlayan özel efektten başka bir şey değildi.
Roy bu yeteneği kurtardı ve çok geçmeden Kan Arzusu yeteneği özellik panelinde belirdi.
Daha fazla uzatmadan, Roy bununla deney yapmak istedi. Ancak, bunu yuvada yapıp yapmaması konusunda biraz emin değildi, bu yüzden dışarı uçtu ve kendisi üzerinde kullanmadan önce yere indi.
Hiçbir ekstra hareket ayarlamadığı için, Bloodlust becerisinin etkileri neredeyse anında oldu. Kan kırmızısı ışık vücuduna nüfuz ettiğinde, Roy anında tüm vücudunda muazzam bir güç hissetti.
Roy’un orijinal iki metrelik bedeni şişmeye başladı ve kollarındaki, göğsündeki, karnındaki ve bacaklarındaki kaslar şişti. Bu his Hulk’a dönüşmek gibiydi ve Roy kükremeden edemedi!
Kısa bir süre sonra büyümeyi bıraktı. Yaklaşık elli santimetre büyüdü ve kilosu da oldukça fazla arttı. Üzerinde durduğu zemin, kilosunun artmasından dolayı sığ bir çukura sahipti ve hatta kanat açıklığı bile genişledi. Kan kırmızısı ışık vücuduna nüfuz etti, sanki yayılıyormuş gibi hissediyordu.
Roy yere baktı ve iki eliyle bir taşlama diski büyüklüğünde bir taşı aldı. Elleriyle ölçtü ve en azından birkaç on kilogram olduğunu hissetti. Sağ pençesini taşa sapladı, o eliyle aldı ve sonra öne doğru fırlattı!
Bu büyük kaya düdük sesiyle dışarı fırladı. Uzun bir süre yol aldı, yaklaşık bir kilometre öteye inmeden önce kavisli bir yörünge çizdi!
“Ooh!” diye haykırdı Roy. Böyle bir güç gerçekten inanılmazdı.
Sonra Roy yere sertçe vurdu ve dışarı fırladı. Kilometreyi geçmesi ve taşın düştüğü yere ulaşması çok uzun sürmedi.
Yaklaşık otuz saniye kadar kullandım?
Roy, harcadığı zamanı tahmin etti ve bacaklarıyla saatte doksan kilometre hızla, tıpkı bir otoyolda giden bir araba gibi kolayca koşabileceği sonucuna vardı. Bu hız basitçe…
Gücü o kadar gülünçtü ki, artık ne kadar kuvveti olduğunu bilmiyordu.
Sistem arayüzünü açtı ve güç özelliğinin orijinal 77’den 108’e, hızının ise 35’ten 50’ye çıktığını gördü. Bu, Bloodlust’ın getirdiği artışın yaklaşık %40 olduğu anlamına geliyordu. Roy’un istediği %100 gibi değildi ama sadece yirmi büyü enerjisi kullandığı için onu tatmin etti. Bir büyü enerjisi puanı, özelliklerinde %2’lik bir artışa eşdeğerdi.
En önemlisi, süresi çok uzundu, Kan Arzusu ışığı sönmeden önce yaklaşık üç dakika sürdü.
Sistem tarafından otomatik adaptasyondan sonra bu en iyi seçimdi. Artış sadece %40 olabilirdi, ancak büyü gücü tüketimi kabul edilebilir aralıktaydı. Süre de küçük ölçekli bir savaşı desteklemek için yeterliydi.
Roy doğal olarak bundan çok memnundu. Ama işin güzel tarafı, düşmüş ruhu tamamen tüketmemiş olmasıydı! Aslında, bolca kalmıştı!
Bu Roy’u şaşırttı. Bu düşmüş ruhun sadece yüksek kalitede olduğu değil, aynı zamanda hayal ettiğinden daha fazla ruh gücü içerdiği anlaşılıyordu.
Roy, düşmüş ruhun kalan kısmıyla ne yapacağını düşündü. Başka bir beceri yapmayı düşünmüyordu, bu yüzden Bloodlust’ı ona başka bir tanımlama niteliği ekleyerek değiştirdi: Belirtilen hedefe uygulanabilir!
Başka bir deyişle, Roy değişiklikten sonra Bloodlust yeteneğini sadece kendi üzerinde değil, aynı zamanda güçlendirmek istediği hedefler üzerinde de kullanabilecekti.
Modifikasyonu kaydetmek düşmüş ruhun epeyce bir kısmını tüketti. Sistemdeki düşmüş ruhun tanımı artık ‘neredeyse kayboluyordu’, yani geriye pek bir şey kalmamıştı.
Roy hala Anna ve Viken’in ruhlarına sahipti, ayrıca Lucius’un ona bağışladığı birkaç başka insan ruhuna da sahipti. Hepsi nispeten büyüktü ama düşük kaliteli ruhlardı. Bunu düşündükten sonra, bu ruhları bir kez daha Büyü Enerjisi Büyüme İksiri yapmak için kullandı.
Büyü Enerjisi Büyüme İksiri’ni içtikten sonra Roy’un büyü enerjisi bir düzineden fazla puan daha artarak kırka çıktı. Bu şekilde en azından büyü enerjisinin Bloodlust’ı iki kez kullanmaya yetecek kadar olduğundan emin olabilirdi.
Roy, sıradan ruh stokunu tüketmişti, bu yüzden geriye sadece ‘kutsal ruh parçası’ kalmıştı…
Peki, kutsal ruh parçasıyla ne yapabilirim?
Yorumlar